top of page

Ödeme Emri Gönderilmeyen Alacak Kalemlerinde Tahsil Harcı Uygulaması

  • Yazarın fotoğrafı: Av. Celal Ferit DEMİRKIRAN
    Av. Celal Ferit DEMİRKIRAN
  • 7 Kas
  • 2 dakikada okunur
ree

İcra ve İflas Hukuku uygulamasında, tahsil harcının hangi tutar üzerinden hesaplanacağı, takibin türü ve seyrine göre değişiklik gösterir. Özellikle genel haciz yoluyla ilamsız takibe yapılan itirazın mahkeme kararıyla (ister "itirazın iptali" ister "itirazın kaldırılması" yoluyla) aşılması durumunda, ana alacakla birlikte hükmedilen icra inkâr tazminatı, vekâlet ücreti ve yargılama gideri gibi fer'i alacakların tahsil harcı hesabına dahil edilip edilmeyeceği önemli bir hukuki sorundur.

Bu sorun, özellikle borcun haricen ödendiği ve alacaklının vazgeçme/haricen tahsil beyanıyla dosyanın kapatılmasını talep ettiği durumlarda icra müdürlüklerinin yapacağı "kapak hesabı" sırasında belirginleşmektedir.


Hukuki İlke: Harcın Doğumu "Talep" ve "İcra Faaliyeti"ne Bağlıdır

Tahsil harcının hukuken "doğumu", 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 28. maddesinde "icranın yerine getirilmesiyle" doğacağı ilkesine bağlanmıştır. Bir alacak kaleminin tahsil harcına konu olabilmesi için, o alacağa yönelik bir icra faaliyetinin "başlamış" olması gerekir.


İtirazın kaldırılması veya iptali ilamları ile hükmedilen icra inkâr tazminatı, vekâlet ücreti ve yargılama giderleri gibi alacaklar, ilamsız takipte en başta yer almayan yeni alacak kalemleridir. Bu nedenle, nitelikleri itibarıyla ilamlı icra takibine konu olmaları gerekir. Bu alacaklar için icra faaliyetinin başlaması ise, alacaklının talebi üzerine borçluya İcra ve İflas Kanunu'nun (İİK) 32. maddesi uyarınca bir "icra emri" düzenlenip tebliğ edilmesiyle mümkündür.


Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun Yaklaşımı

Alacaklı tarafından bu yönde bir talep olmazsa ve borçluya bu yeni alacak kalemleri için bir icra emri gönderilmezse, bu kalemler için "icranın yerine getirilmesi" faaliyeti başlamamış sayılır. Dolayısıyla, bu kalemler için tahsil harcı da "doğmamış" olur.

Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun (YHGK) 2017/736 E., 2021/1156 K. sayılı kararı da bu prensibi teyit etmektedir. YHGK, söz konusu kararında, icra inkâr tazminatı ve fer'ileri için borçluya icra emri tebliğ edilmediği ve alacaklının bu yönde bir talebi bulunmadığı durumda , bu alacak kalemlerine ilişkin harç alacağının doğmayacağına ve bu nedenle tahsil harcı hesabına dahil edilmelerinin usul ve yasaya aykırı olduğuna hükmetmiştir.


Değerlendirme

Yargıtay'ın bu yaklaşımı, tahsil harcının ancak fiili bir icra hizmeti sunulan ve usulüne uygun olarak takibe dahil edilen alacaklar için talep edilebileceği yönündeki temel prensibi güçlendirmektedir. Bir mahkeme kararının varlığı, o karardaki alacakları kendiliğinden tahsil harcı hesabına dahil etmez. Bu durum, alacaklı vekili açısından, itirazın kaldırılması veya iptali kararıyla elde ettiği fer'i alacakların takibini ve harca esas alınmasını sağlamak için, bu kalemler adına icra dairesine talepte bulunarak borçluya İİK m. 32 uyarınca icra emri tebliğ edilmesini zorunlu kılmaktadır. Borçlu yönünden ise, özellikle borcun haricen ödendiği durumlarda, "kapak hesabı"nı (dosya hesabı) dikkatle inceleme ve kendilerine icra emri ile tebliğ edilmemiş veya alacaklıca usulüne uygun talep edilmemiş fer'i alacakların tahsil harcı hesabına dahil edilmesine karşı İİK m. 16 uyarınca şikâyet hakkını kullanma imkânı doğurmaktadır.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/736 Esas ve 2021/1156 Karar Sayılı İlamı

UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Celal Ferit DEMİRKIRAN’a aittir. İçerikler, hak sahipliğinin geçerliliği için elektronik imzalı zaman damgası ile kaydedilmiştir. Sitemizdeki yazıların, izinsiz olarak başka platformlarda kopyalanması veya özetlenerek yayınlanması halinde yasal ve cezai işlemler uygulanacaktır.

bottom of page